Onur Air’in geleceği ile ilgili flaş açıklamalarda bulunan Tosun, ‘Boeing 747 ve Airbus A380’i düşünebiliriz’ ifadelerini kullandı.
Son 2 yıl sizin açınızdan nasıl geçti?
Biliyorsunuz biz 2014’de bir değişim hareketi başlattık. Daha çok charterdan tarifeli seferlere kaydık. İç hat tarifesine ilave olarak dış hatlara da yöneldik. 2014’de gerçekleştirdiğimiz hamleler bize 2015’te meyvelerini verdi. Yüzde 80 doluluk oranına yükseldik ancak kar anlamında rekabet koşullarına paralel olarak yüksek rakamlara ulaşamadık. Sadece bizim sorunumuz değil aslında bu. Piyasada durum aşağı yukarı böyle. Dolayısıyla 2015’ten memnunum, sadece gelire fazla yansımadı ama yaptığımız isten memnunum. Zaten ticari anlamda bunun karşılığını hemen alamazsanız önümüzde 2-3 yıl içinde karşılığını bulur.
2016 yılında Antalya’yı da tarife ortamına almayı düşünüyoruz. Tarifeli taşıma oranı arttıkça chartera olan talep azalıyor. Dünya da aslında bu yöne doğru gidiyor.
Bunun dışında Suudi Arabistan’da wet lesase operasyonu yapıyoruz. Oradaki uçak sayısını artırdık, tiplerini değiştirdik. Kapasiteyi yüz yüz artırdık. Türkiye’de de yavaş yavaş uzun uçuşlara geçmeye başladık. Onun için Türkiye’de üç A330 bırakıyoruz, bunları da uzun uçuşlarda kullanacağız. 16 Haziran’da Çin’e başlıyoruz ve görüşme halinde olduğumuz Malezya ve Sri Lanka hatları var. Bunlar da devreye girerse 2016 ve 2017 Onur Air’in biraz daha kabuk değiştirdiği bir yıl olabilir. Çünkü artık Türkiye’de büyüme sansınız yok, birbirimizi yiyeceğimize dış pazarlara açılmalıyız.
Ortadoğu Türkiye’yi ve sizi yavaşlatır mı?
Türkiye her 3-5 senede bir algı operasyonlarına maruz bırakılıyor. Bazen Güneydoğu deniyor bir ara Kıbrıs deniyordu. Yunanistan vardı Ermenistan vardı. Devamlı Türkiye ile ilgili bir durum var. Buraya baktığınızda sadece Türkiye yok burada. Birleşmiş Milletler var, Suudi Arabistan var Katar var, herkes var aslında. Ayrıca Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamında vizeler koymaya başladık. Onun dışında Rusya meselesi var ama buna da katlanacağız yapacak bir şey yok. Ama tüm bunlara rağmen ‘bittik’ diyecek halimiz yok. Bunlara bakarsak iş yapamayız. Hem özel sektör hem de devlet oturup el ele bu sorunu çözmeye çalışacak. Karamsarlığa gerek yok. İran’dan Lübnan’dan Ürdün’den artış var. Biraz da Asya’dan artış olursa toparlarız diye düşünüyorum. Avrupa Türkiye’yi tamamen bırakmaz.
İstanbul’daki sıkışık hava trafiği büyümeye engel mi?
Sabiha Gökçen Havalimanı Atatürk Havalimanı’ndan daha sıkışık duruma geldi. Biliyorsunuz Sabiha Gökçen ile ilgili SHGM’nin yayınladığı genelgeyle slotlara artık kapalı durumda. Ama Atatürk Havalimanı’nda hala gelişmeler var. Düzenlemeler yapılabiliyor. Hava trafik kontrolörlerinin durumu da Sabiha Gökçen’e göre daha iyi durumda. Ama buna rağmen Atatürk Havalimanı’nda istediğimiz büyümeyi gerçekleştiremiyoruz. Çünkü THY agresif büyüme içinde. Neticede Türk şirketi büyüsün tabi ama bizim gibi şirketleri böylesine agresif büyüme bozabiliyor. Ama slot konusunda adaletli davranılıyor bunu da göz ardı etmemek lazım. Atatürk Havalimanı da ciddi bir büyüme içinde Avrupa’da zirveyi zorluyor. Tabi bu da bir etken. Bu kadar kısıtlı imkan içinde büyümek kolay değil THY 20 tane uçak getirirken biz 1-2 tane ancak getirebiliyoruz.
Bu anlamda 3. Havalimanı için geç bile kalındı ama yine de 2018’de açılacak olması iyi bir haber.
Yeni hedefler ve yeni uçak alımı var mı?
Biz istikrarlı büyüyoruz ve yapıyı da bozmuyoruz, devamlı Airbus kullanıyoruz. Bakım konusunda da oldukça ilerdeyiz. Bir takim uçakların fiziksel yapısını değiştiren, bakımını yapan tek havayoluyuz. Bakım kuruluşları var ama havayolu olarak nadide bir kurumuz. EASA yetkilerine sahibiz. Bakım bizim ciddi emek harcadığımız bir iş. Bunu gelire çevirememiştik ama EASA yetkilerini aldıktan sonra gelire de dönüştürdük. THY’nin yani sıra yabancı şirketlere de bakım yapabiliyoruz.
Uçak tipimizi değiştirmeyi düşünmüyoruz Airbus A320 , 321 gibi uçaklarla yolumuza devam ediyoruz ama belki uzun uçuşlarda örneğin Çin gibi uçuşlarda frekans artıramazsak tip değişikliğine gideceğiz. Onun için Boeing 747 ya da Airbus A380’i düşünebiliriz.
Bu sene 30 uçağa ulaştık ve 3. Havalimanı açılana kadar yani 2018 yılına kadar 40-45 uçaklık filoya ulaşabiliriz. Tabi bu biraz da Atatürk Havalimanı’nın verdiği imkanlara bağlı olacak.
Bu arada 2017 yılının yaz aylarında ikinci bir noktayı base olarak seçebiliriz. Bu yurt dışında bir yer olabilir Kıbrıs yada İzmir olabilir. Sıkışıklığı bu şekilde çözme yoluna gidebiliriz.
Yurt dışı merkezli şirket kurma hedeflerimiz var. Malezya’da ve Sri Lanka’da görüşmelerimiz devam ediyor. Bir iki ay içinde belli olacak. Havacılıkta üçüncü kişilere de ihtiyaç duyuyorsunuz. Örneğin ülkeler arasındaki frekans anlaşmalarının da yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Mesela 50 frekans için anlaşma sağlanmış ama bakıyorsunuz hepsi dolu. SHGM bu anlamda kendini devamlı yeniliyor. Çalışmalarını devamlı sürdürüyor. Bunlar çok çabuk olan şeyler değil.
Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı da çok aktif. Her yaptığı gezide muhakkak bir sonuçla dönüyor.
©AirportHaber ÖZEL
Yorumlar Tüm Yorumlar (97)